Bilindiği üzere, Astroloji insanoğlunun bin yıllardır
biriktirmiş olduğu bir psikoloji hazinesi. Bununla gurur duyup, bundan en
yüksek düzeyde yararlanmalıyız. Astroloji büyü, sihir gibi bir şey değil. Tam
tersine, tamamen insan psikolojisi üzerine kurulmuştur!
Burada amacım Astrolojiyi bilinen ve görünenlerin dar
alanına hapsetmek değil, ele aldığı konuların bilimden uzak hayal ürünü
saçmalıklar olmadığını anlatmaktır. Evrenin nasıl çalıştığı, kuralları henüz
tamamen ne Bilim ne de Astroloji tarafından açıklanabiliyor.
Bu yazıda size Astrolojide her biri kendine özgü bir
enerjiyi simgeleyen gezegenler ve beynin bu benzer enerjileri yöneten
merkezleri arasındaki bağlantılara değineceğim. Bilim ve Astroloji arasında
görünmez bir kapı açmak beni büyülüyor!
Cinsel istekler de beyinde açlık-tokluk, istek, susuzluk ve
vücut sıcaklığını yöneten merkez tarafından yönetilmektedir. Hipotalamus bizim kısa ve uzun vadeli
hayatta kalma güdümüzden sorumlu beyin bölümüdür.
Astrolojide, hayatta kalma ve cinsel istek, küçük kötücül
gezegen Mars tarafından temsil
edilir. Astrolojide Mars enerjiklik, harekete geçme isteği, hayatta kalma
içgüdümüz, girişgenlik, cinsel istek, devam edebilme azmi-gücümüzü simgeler.
Mars egonun yaratıcı enerjisi değil, arındırılmış harekete geçme enerjisidir. Haritasında Mars ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Koç olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Duyularımızın tetiklemesiyle beynimizin Amigdala bölümünde cinsel istek oluşur. İlginçtir ki bu
isteğin oluşması sırasında görülen belirtiler, can güvenliğimiz tehdit
altındayken oluşan belirtilerden farksızdır.
Amigdala’nın duygusal bağlantıların kurulduğu uzun vadeli
hafıza oluşumda da önemli rol oynadığı bilinmektedir. Beynimizdeki elektriksel
iletimi sağlayan nöronlar arasındaki güçlendirilmiş bağlantılar sayesinde uzun
vadeli hafıza oluşmaktadır. Uzun vadeli hafıza bilinçaltı ve bilinç dışımızın en
önemli bileşenlerindendir. Astrolojide hafıza ve alışkanlıklarımız Ay’la ilişkilendirilir.
Ayrıca supramarjinal
giruslar olarak adlandırılan bölüm beyinde başkalarına karşı empati
oluşmasında önemlidir. Kendini başkalarının yerine koymak Astrolojide Ay’ın simgelediği konulardandır. Ay alıcıdır,
dişidir.
Empati kuramadığımızda, karşımızdakini anlamak yerine, kendi
duygularımızı onlarda görürüz yani benmerkezci oluruz.
Astrolojide en yüksek empati göstermeyi simgeleyen burç ay
tarafından yönetilen Yengeçtir. Ayrıca Balık da yüksek derecede empati
gösterebilen bir burç olarak kabul edilir.
Ruh halimizi yöneten Limbik
sistem beynimizin en ilkel kısmıdır. Bu bölgenin insanlarda beynin ilk
gelişen kısmı olduğu söylenmektedir. İlginçtir ki ruh halimiz, ileri zekamızdan
önce de vardı yani insanın gelişmesinde ruh hali düşünce yapımızı
değiştirdiğinden dolayı düşünebileceğimizden çok daha önemlidir.
Beynimizin haz merkezi nucleus
accumbens dir. Haz almamızı sağlayan, bu bölgeye akan Dopamin adındaki
sinir taşıyıcısıdır. Dopamin bu bölgeye ulaştığında şu mesaj iletilir: hoşuma
gitti/tadı güzeldi/kokusu güzeldi/unutma bir daha yap, vb. Örneğin şizofren ve
narkolepsi hastaları antidopamin ilaçlarıyla tedavi edilmektedirler.
Bir tür isteklerimizi tatmin etme yöntemi olan rüyalarımız (Freud)
Dopamin sayesinde olmaktadır.
Halüsinasyonlar ve düş kurmak, Astrolojide gezegen Neptün tarafından simgelenmektedir.
Uyuşturucu bağımlılıkları mezolimbik Dopamin sistemi üzerinde etki eder.
Uyuşturucu, beyne çok kısa bir sürede Dopamin hücum ettirerek büyük bir ödül
aldığımızı düşünmemize sebep olur.
Meditasyon sırasında Dopamin seviyesinin önemli ölçüde
yükseldiği ortaya çıkmıştır. Astrolojide Neptün
mistikler ve insan bilincinin sınırını aşan tecrübeler yaşayan insanları
simgelemektedir.
Haritasında Neptün ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Balık olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Haritasında Neptün ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Balık olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Beynin “isteme merkezi” aynı zamanda beynimizin haz
merkezindedir. Bizi motive eden şeyler burada oluşur. Bu mekanizma sayesinde
bir şeyi gerçekten isteyip istemediğimiz, ondan ortaya çıkabilecek sonuçları ve
riskleri ölçerek belirlenir. İnsan beyni karar vermeden önce bunu yapmak
zorundadır. Bu sırada beyinde mezolimbik kanaldan geçen Dopamin miktarı, bu
isteğin güçlülüğüyle alakalıdır. İlginçtir ki bilim adamları, bir şeyi
istememizin onu sevmeden de arttığını, sevmediğimiz şeyleri de yapma
isteğimizin oluştuğunu keşfetmişlerdir.
Astrolojide asıl motivasyon merkezi Güneş’tir. Güneş bizim için en önemli hedefleri belirler, gerçekten
kim olmak istediğimizi, nasıl özgün bir birey olacağımızı belirler. Kendimiz
olmak bizim için en büyük ödüldür. Gerçekten
kendimiz olabilirsek en büyük ödül bizi beklemektedir.
Haritasında Güneş ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Aslan olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Haritasında Güneş ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Aslan olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Beyindeki bu bölümün dışında ayrıca böbreklerimiz de Dopamin
salgılamaktadır.
Arka singulat korteks beynin en yoğun bağlantılarının
olduğu, metabolik olarak en aktif bölümlerinden biridir. Bu bölümdeki beyin
sıvı akımı ve metabolizma hızı beynin diğer yerlerindeki varsayılan mod ağı
adlı bölümünün en temel bölgesidir ve egoyla da ilişkilendirilen birçok farklı
görevde rol oynamaktadır:
-
Kendi geçmişimizle ilgili bilgiler: Kendimizle ilgili
olan olayların toplandığı hafıza
-
Kendi duygularımız: Kendi duygularımızla ilgili olan
düşüncelerimiz
-
Geleceği hayal etmek
-
Geçmişte yaşanan olaylarla ilgili hafıza
-
Çok yakın aile bireyleriyle ilgili karar verme
mekanizması
-
Akıl yoluyla zaman içinde yolculuk yapmak, geçmiş ve
gelecekteki olayları analiz
-
Bilgilerin düzenlenmesi, bir kütüphane görevlisi gibi
düzenlenip rafa konulmaları
Singulat korteksin üst bölgesi istemsiz farkındalık ve
uyarım işlevi görür. Beynin dörtgen lopçuğu, görsel, hem duygusal hem hareki
olan, dikkatle ilgili bilgilerde rol oynar.
Bazı hayal gördüren uyuşturucu maddelerin, beynin varsayılan
mod ağındaki bölgeler arasındaki iletişimi engellediği tespit edilmiştir. Bu
bölgeler bilinci kontrol eden ya da bastıran bölgelerdir. Bu maddeler, egonun
kaybolması hissi, alternatif bir bilinç, doğayla kendini bir hissetme,
diğerleriyle, kendimizle ve doğayla bağlılık hissetme gibi tecrübeler
yaratmaktadırlar. Bazı kaynaklara göre, korku ve birlik hissi, beyinde
birbirlerine sıkıca bağlı, ayrılmaz deneyimlerdir. Limbik sistemde Serotonin-2a
sayesinde korku ve mistik deneyimler birbirine geçmiş olarak yaşanmaktadır.
Serotonin, hafıza, korku ve bilincin yönetimiyle ilgili önemli rol
oynamaktadır.
Beynin büyük bir bölümünün iletişim için ayrıldığını görmek
gerçekten ilginç. Bu da iletişimin insanın varoluşunda ne kadar önemli olduğunu
gösteriyor.
Serebrum beynin en büyük bölümüdür. İki yarımküreden oluşur.
Konuşmamız, eğer sağlaksak, beynin sol tarafı tarafından yönetilir. Broka alanı
düşüncelerin kelimelere çevrildiği yerdir. Bu bölgenin biz konuşmadan önce çok
aktif olduğu tespit edilmiştir. Bu bölge aynı zamanda bilgiyi motor kortekse
geçirerek ağzımızın hareketini yönlendirir. Tam kulaklarımızın arkasında
bulunur. Temporal lob aynı zamanda sesin işlendiği yerdir. buradaki sinirler
sayesinde kelimelerin oluşumu, tertemiz konuşmamız ve dili anlamamız sağlanır.
Beynimizin arkasındaki küçük beyin, ağzımızı açma-kapatma,
dilimizi ve boğazımızı oynatarak düzgün konuşmamızı sağlar. Beynimizin bu
bölgeleri öğrenme, sorgulama ve problem çözmeyle ilgili bölgelere bağlanmıştır
ve yoğun bir temas içindedir.
Bazı kaynaklar sağ beynin daha sezgiler yoluyla çalışan, sağ
beynin de daha analitik matematiksel düşünen bir yapısı olduğunu savunmaktadır.
Duygusal karar almada sağ beynin etkili olduğu söylenmektedir. Bazı kaynaklar
da böyle bir şey olmadığını ikisinin de çapraz fonksiyonları yerine getirdiğini
söylemektedir. Astrolojide sağ beyni duygusal zekayı simgeleyen Ay’la bağdaştırabiliriz.
Astrolojide Ay
alıcı, dişidir, duygusal ihtiyaçlarımız, ilişkilerde ve kendi içimizde güvenli
hissettiğimiz yerdir.
Bunun yanında rasyonel zihin ve problem çözmeyi de Merkür’le ilişkilendirebiliriz. Merkür,
Zodyakta negatif açılar almadığı sürece objektif kalır ve rasyonel düşünmeyi
simgeler. Düşüncelerimiz önce kendi içimizdeki süzgeçten geçtikleri için,
içlerinde ne kadar duygusallık taşıdıklarıyla ilgili kendi farkındalığımızın
olması bizi şanslı kılabilir.
Haritasında Merkür ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Başak ya da İkizler olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Haritasında Merkür ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Başak ya da İkizler olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Astrolojide Venüs
ahlaki zorunluluklardan, inançlardan bağımsız olarak yaşanan saf aşkı ve maddi
dünyayı, duyularımızı, zevklerimizi, hayattan tat almayı simgeler. Kulağa
yukarda bahsettiğim beynin ödül mekanizmasıyla ilişkili gelmiyor mu? Venüs bu
bahsettiğimiz şeylerin yanında, beynin sağ lobunun alanında olan sanatsal
eğilimlerimizi de temsil eder.
Haritasında Venüs ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Boğa ya da Terazi olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Haritasında Venüs ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Boğa ya da Terazi olabilir), bu merkezin daha aktif olması tahmin edilebilir.
Aşk bir kendinden geçme halidir. Bu kendinden geçme ve
yanılgı hali beynin ödül merkezi tarafından salgılanan yüksek miktarda dopamin
yüzündendir. İlginçtir ki aşık olduğumuzda beynimizin diğer insanlar hakkında
eleştirel yaklaşmayla ilgilenen bölümü kapanır. Korku, sosyal yargılar ve
negatif duyguları aktive eden sinir ağları bloke olur.
Diplomasi, uyum ve taviz verme, Venüs tarafından temsil
edilen özelliklerdir.
Beynimizin yarı beyin adı verilen kısmının temel görevleri:
kavrama, bilgi işlenmesi, dokunma duyusu (ağrı, sıcaklık, vb), uzayda yerimizi
ve diğer nesnelerin yerini saptamak, hareket koordinasyonu, görsel veri olmadan
bile uzayda iki noktayı saptamak, yön bulmak ve sorgulamak, konuşma, görsel
algı, okuma-yazma, matematiksel hesaplamalar. Beynin bu bölgesi hasar alan
kişilerde yer yön bulma ve nesnelerin yönünü saptamada sıkıntılar yaşanmıştır.
Bu kişiler sağı solla, solu sağla karıştırabilmektedirler. Son zamanlarda
yapılan bir çalışma göstermiştir ki bu şekilde beyin hasarı alan kişilerin
ilahi bir güce daha yakın hissettikleri tespit edilmiştir. Bu kişiler
kendilerini ilahi bir planın parçası gibi hissetmeye başlamışlardır.
Öncelikle şunu düşünelim: iki nokta arasındaki mesafeyi
bulmak için önce tam olarak nerede olduklarını saptamamız gerekir. Bize bunu kolaylıkla
yaptıran şey her bir nesnenin de belirli bir yeri olması ve uzayda sınırları
olmasıdır. Eğer nesnelerin belirli bir şekli olmasaydı onları görsel olarak da
algılayamazdık. Bunlarla doğal olarak bizim hareketlerimiz arasında sıkı bir
ilişki var, çünkü bu bilgilere göre hareket ediyoruz. Nesnelerin sınırlarını ve
şekillerini bildiğimiz için onlara çarpmayız, ya da onlara tutup kaldırabilir,
bir yerden bir yere taşıyabiliriz.
İlginçtir ki beynin bu bölgesi hasar gören insanlarda dini
duygularda artış gözlemlenmiştir. Bu insanlarda manevi bir ruh hali,
sonsuzlukta dolanıyormuş hissi vardır. Sonsuz genişleme ve nesnelerin
sınırlarının kalkması, üstün bir varlığa ulaşma hissiyatı beynin bu bölümünü Jüpiter’le ilişkilendiriyor.
Astrolojide Jüpiter, tanrıların tanrısıdır. Sonsuz genişlemeyi, bolluğu ve
refahı, iyimserliği, talihi simgeler. Bunlar Satürn’ün simgelediklerinin tam tersidir. Satürn bize
sınırlarımızı, sorumluluklarımızı ve taahhütlerimizi hatırlatır. Hayatlarımıza
belirli tanımlamalar getirir, sınırlar çizer, kendimizi kontrol etmemizi
sağlar.
Haritasında Jüpiter ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Yay ve Balık olabilir), üst bir güce yakın hissetme, inanç konularının aktif olması tahmin edilebilir.
İlginçtir ki Einstein öldükten sonra beyninde yapılan incelemede yarı beyin olarak adlandırılan beynin yan loblarında ciddi asimetriklik ve sağ yan lobunun sıradışılığı tespit edilmiştir. Kendisinin yan lobu normal bir insanınkinden %15 daha büyüktür.
Sağ yarı beyindeki farklılık uzay ve yer algısındaki farklılığın sebebi olabilir.
Einstein'ın tanrıya ve ahirete inanmaması da bu merkezin gelişmiş olmasının ilahi duyguları azaltabileceği düşüncemle tutarlılık gösteriyor.
Haritasında Satürn ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Kova olabilir), daha somut, yere basan, sınırları tanımlayan, kuralcı bir enerji baskın olabilir.
Haritasında Jüpiter ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Yay ve Balık olabilir), üst bir güce yakın hissetme, inanç konularının aktif olması tahmin edilebilir.
İlginçtir ki Einstein öldükten sonra beyninde yapılan incelemede yarı beyin olarak adlandırılan beynin yan loblarında ciddi asimetriklik ve sağ yan lobunun sıradışılığı tespit edilmiştir. Kendisinin yan lobu normal bir insanınkinden %15 daha büyüktür.
Sağ yarı beyindeki farklılık uzay ve yer algısındaki farklılığın sebebi olabilir.
Einstein'ın tanrıya ve ahirete inanmaması da bu merkezin gelişmiş olmasının ilahi duyguları azaltabileceği düşüncemle tutarlılık gösteriyor.
Haritasında Satürn ağırlığı olan kişilerde (kişinin Güneş burcu Kova olabilir), daha somut, yere basan, sınırları tanımlayan, kuralcı bir enerji baskın olabilir.
Görüldüğü gibi insan beyni, dış dünyada olan olaylara hızlı
reaksiyon verebilmesi için her nesneye belirli bir zamanda belirli bir yer
tayin etmek zorundadır. Diğer türlü türümüzün devamı mümkün olmazdı. Ancak,
Quantum fiziğinden bu böyle değildir. Kuantum fiziğine göre bir madde aynı anda
farklı yerlerde olabilir ve sıradan dalgalar gibi davranmayabilir. Bir kuantum
nesnesinin tam olarak nerede olduğunu ve nereye gittiğini tespit etmek mümkün
değildir. Buna fizikte Belirsizlik İlkesi de denir ve matematiksel olarak
açıklanmıştır.
Daha önce böyle bir çalışma yapıldı mı bilmiyorum ancak bana ilginç geldi. Daha bu anlamda incelenecek başka bazı konular da var. Astroloji, Psikolojiyle çok bağlantılı olduğu ve çoğu tanınmış Astroloğun da psikoloji bilimine hakim olduğunu dikkate alırsak mutlaka bunları düşünenler olmuştur diye düşünüyorum. Henüz bu konuda tam olarak hakim olduğumu düşünmediğimden bunu bir ön çalışma olarak yayınlıyorum. Umarım beğenmişsinizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder